|
Şiirlere yaptığı yorumlar |
Fırat Avcı şairinin şiirlere yaptığı düşünceleri |
Şiir adı ve yorumu |
Hani Ey İstanbul?
Göz alabildiğine aşktır zaten İstanbul. Ne yazılsa, yakışır üzerine...
Uzun bir yazımı okuyup yorumlamıştınız ya, uzun ve süregideni avuçlarınızda tuttuğunuzdan bilmeliydiniz işte manasını :) :) :) hep uzun ve teklik eşliğinde yaşanıp, biz kadar saygın tutulabilse değil mi her hatırat? bizde
|
Hani Ey İstanbul?
|
Sen Ağlama Yüreğim
Yazıyı, hem sesli haliyle, hem metin biçiminde okudum. Yazı, bir duygu dökümüydü. Okunuşta bazı vurgu hataları da olsa, gayet duyuluyordu anlatılan. Yani, kelimeler boğulmamıştı okuyanın boğazında. Söyleniş, diksiyon düzgünlüğü ortalamaydı.
Dinlediğim ilk seslendirilmiş şiir değil kuşkusuz.
|
Tütünü Aklıma Basın
Bir keresinde cam korumasında, bir tek sigara ve yanında da bir kibrit, bir de kavı duran çerçeveyi görünce, ne işe yaradığını çok merak etmiştim. Sonra, kötü günler için saklanmış bir sigara olduğunu anladım. Çünkü ona ihtiyacım olmuştu.
Akıllıca bir icatmış değil mi? tütün ve aklın armonis
|
Tütünü Aklıma Basın
|
SÖYLEYEMEM KİMSEYE
Yine üç noktaya sıklıkla başvurulmuş. Bu, söyleyecek şeyi olmayan birinin tercihi olamaz. Söyleyecek şeyleri olanların en büyük mucizeleri ise, söyleyeceklerini söyleyebilecek birilerini bulabilmektir. Ağabeylik biraz da bu demek değil midir? kalem biraz açılsa, biraz da kendi içine hapsolmak yerine
|
SÖYLEYEMEM KİMSEYE
|
Babam'a...
Duyguların iç dökümüne, söylenecek bir şey yok kuşkusuz. Ancak, yazı nokta ile boğulmuş.
Üç nokta yan yana koymak, yazılacak ve söylenecek daha pek çok şey olduğu anlamına gelir. Bir tür den den gibi de düşünülebilir bazan ya, özellikle şiirde üç nokta yan yana işareti koymak, şiiri boğmakta
|
İNSAN BİR DEFA SEVER
Duygularınızın bir iç dökümüydü baktığım. Arşivimin üst sıralarına taşıdım dersem, riyakarlık etmiş olurum ve dürüstlükten uzak olur bunu yapmak. Birbirimizi yerine göre, olumluya motive etmemiz için, gördüklerimizi söylememiz lazım derim kendi adıma.
Yazı, kendi lisanıylaydı. Bu lisan, son
|
Vedanın vaktidir...
Bir serzeniş ki, çağırıcı, davetkar. Belli belirsiz değil, ap açık. Duyulmamış, konuşulmaktan yorulunmuş zamanlara öykünülmüş.
Son sahne ise, bilinmez bir zaman sarmalı. Kutlarım. Kısa ve kelimelerine çok şey sığdırabilen yazıları seviyorum ben galiba.
|
PİŞMANLIK
Bir yerlerde yeni olmak, böyle bir şey galiba. Çok şeyi, başkalarından sonra farketmeniz gerekiyor. Okuduğum yazılar da öyle işte. Yalnız, ilgimi çeken bir şey var: çok evvelce bu platformda yazılar yazmaya başlamış, sonra o kadar da ilginç bulmamış mısınız yazmayı ne? pek az yazınız kalmış bu güne.
|
gökyüzü/toprak
Ölüme kulaç atmak, ölümden vurgular toplamak, ölüm ve belgesel bir hayatın ortalık yerinde ağlamak...
Ne çok korkarız ölüme yazılı satırlardan aslında? ancak kendimiz yazarken korkusuzlaşırız belki. Yazdıklarımızı okuyanların korkularına aldırmaksızın, yazıveririz öylece. Ne gelse aklımıza,
|
|
|
|
|