Oflu Mehmet Emin Türkyılmaz
Profili | Şiirleri | Yazıları
Yüzlerce, binlerce kez yapılan ve bundan sonra da yapılmaya devam edilecek olan şiir târifleri arasında şahsen en uygun bulduklarımın başında “ şiir, söze hükmetme sanatıdır” târifi gelir. Herkes bir şekilde konuşur ama etkili konuşma ne birikimsiz olur ne de her birikimlinin yapabileceği bir iştir. Yazma da öyle! Çok şey bilirsiniz ama bunları aynı beceri ile yazıya dökemezsiniz. Çok güzel makale, düzyazı yazabilirsiniz ama aynı beceri ile bunları şiirleştiremezsiniz. Özellikle hece yazıyorsanız bu zorluğa bir de belli ölçülere riayet etme zorunluluğu varsa ( ki var ) o zaman işiniz bir kat daha zordur. Bu yüzdendir ki söze hükmedenlere şair, yazıklarına şiir diyoruz. Edebiyat Defterine Ağustos 2010 tarihinde kayıt olan ve şu ana kadar ikisi pasif, otuz dokuzu aktif olmak üzere kırk bir şiir yayımlayan Erol Konur bu târiflere uyduğuna inandığım bir şair. Hayatı hakkında çok bilgi sahibi olmasam da genç olduğunu, Adana doğumlu ve eğitimci olduğunu / alacağını duydum. ( Bir yerde “ Niğde’de tahsil hayatına devam ediyor “ diye bir kayıt hatırlıyorum ) Elbette genç olması çok çok önemli ama diğer teferruatlar bizim çok irdeleyeceğimiz bir konu değil.
Edebiyat Defteri’ndeki yayımlanmış şiirlerini resme bakar gibi değil de şiir okur gibi okuduğumuzda çok etkisinde kaldığı bir şairi anımsatmadığını, özgün olma, kendi ekolünü oluşturma gayretini görüyoruz. Elbette bu görüntü çok önemsenecek bir görüntüdür. Adının yazılmadığı bir şiirini önüme koysalar ve tahmin et deseler belki kendinden sonra aklıma gelecek bir isim Yavuz Doğan olabilir.
Şiirleri içinde bir tanesi Aruz “(http://www.edebiyatdefteri.com/siir/411894/yol.html ), bir tanesi anonim serbest ( http://www.edebiyatdefteri.com/siir/433620/sol-cephemde-ayrilik-nidasi---.html ), bir tanesi yedili hece olan şair kardeşimiz 11’ li ve 14’ lü heceyi muhtelif kafiye örgüsü ve tasarımı ile denemiş, beyit tarzını ve kafiye anlayışını sanki birazda daha çok sevmiş gibi bir izlenim oluşturmaktadır. Özellikle uzun soluklu şiirlerdeki şiire hâkimiyeti, ilk mısradan son mısraa kadar bütünlükten kopmadan devam edebilme ve mesajını kafiye kaygısı taşımadan verebilmesi bir başka olumlu yön olarak karşımızda durmaktadır.
Şahsen, beni daha çok etkileyen yönlerinin başında vurguyu ve yüksek sesi sevmesi; http://www.edebiyatdefteri.com/siir/431592/ankara-%28masal-sehir%29.html http://www.edebiyatdefteri.com/siir/418692/7-15-vapuru.html http://www.edebiyatdefteri.com/siir/429727/gelecegim.html
özgün denemeleri sevmesi;
http://www.edebiyatdefteri.com/siir/443286/hoscakal.html http://www.edebiyatdefteri.com/siir/421579/gel-desem---.html
gelirken, bizim gibi Ankara dışında yaşayıp da Ankara’yı sevmeyenlere bile âdeta sevdirecek iki şiiri http://www.edebiyatdefteri.com/siir/431592/ankara-%28masal-sehir%29.html http://www.edebiyatdefteri.com/siir/434952/ankara-2-%28hayal-sehir%29.html
belki Ankara için yazılmış ve benim hatırlayabildiğim en güzel Ankara şiirleri olarak hâfızamda hep kalacaktır.
Şiir dilinin gayet güzel olduğunu söyleyebilirim.Özellikle Türkçe kelimeleri tercih etmesi, duru bir dil kullanması , sadece özenti ve çokbilmişlik adına Türkçe dışındaki kelimeleri tercih etmemesi son derece güzel. Zaman zaman şiirlerinde kullandığı ama daha çok kullanmasını arzu ettiğim vurgusal anlama sâhip özel mısraları da kayda değer bir özelliği.
“ Ah Sahra, yüreğinde alev taşıyan kadın Çöl kumları mı düştü, yangın dudaklarına?” …………………………………………… “ Çırılçıplak kalıyor sana bakan kadınlar “ ……………………………………………. “ Kıskançlık değildir bu, çaresizliğin hüznü “ http://www.edebiyatdefteri.com/siir/392026/sahra-1-.html
“ Ah Sahra, bir susuşun bin yalnızlığa denktir “ http://www.edebiyatdefteri.com/siir/397479/sahra-2-.html
“ Dev bir gülle vardı ki, içinde vatan saklı “ http://www.edebiyatdefteri.com/siir/381371/bir-yigidin-destani.html
“ Ah Sahra, gözyaşları gülü kurutmuş kadın “ http://www.edebiyatdefteri.com/siir/405975/sahra---3.html
“ Utangaç yanaklarım bir buseyi ararken Gözyaşıyla demlenir bu şanlı yenilgide “ …………………………………………… “ Kuytu bir yalnızlıkta hasret tuttu ensemi “ http://www.edebiyatdefteri.com/siir/385840/yenilgi-1.html
“ İhanet gülüşlerin yüzünde kasılmasın “ http://www.edebiyatdefteri.com/siir/388068/yenilgi-2.html
“ Ukala düşlerimi, düze çeviren eğim “ ……………………………………………. “ Zamanı dörde böldüm, üçü sen biri de biz “ http://www.edebiyatdefteri.com/siir/441616/nar-gulum.html
“ Ankara, öldürürken kendi de ölen şehir…” ………………………………………… “ Toprağına harmanla son öpüşünde beni.” ………………………………………….. “ Gece hülyama düştün, göğünü deniz sandım. “ http://www.edebiyatdefteri.com/siir/431592/ankara-%28masal-sehir%29.html
“ Ani bir kurşun ile gökler yere serilir, Bir asker bir kez ölür, binlerce kez dirilir? ”
http://www.edebiyatdefteri.com/siir/417411/bir-sehidin-annesine-seslenisi.html
“ Sana ben gibi bakan gözlere bedduam var “ …………………………………………….. “ Bilesin yangınıma meyil eder zebani “ http://www.edebiyatdefteri.com/siir/425373/sev-beni-desem.html
2010 yılında kayıt ettiği şiirlerle 2011 yılında kayıt ettiği şiirler arasında gözle görülen bir farkın olduğunu hissediyorum. Dört / beş yıl öncesinde dergilerde yayımlanan şiirlerini bilsek de bazı şiirleri, son şiirlerinden özellikle bazıları bir adım daha önde görünüyor:
http://www.edebiyatdefteri.com/siir/458926/gunlerden-pazartesi.html http://www.edebiyatdefteri.com/siir/464748/ask.html http://www.edebiyatdefteri.com/siir/470139/kiyisindan-yasamak-hayati.html http://www.edebiyatdefteri.com/siir/434952/ankara-2-%28hayal-sehir%29.html http://www.edebiyatdefteri.com/siir/443286/hoscakal.html http://www.edebiyatdefteri.com/siir/451252/hik%C3%A2yem.html http://www.edebiyatdefteri.com/siir/431592/ankara-%28masal-sehir%29.html http://www.edebiyatdefteri.com/siir/421579/gel-desem---.html http://www.edebiyatdefteri.com/siir/429727/gelecegim.html
Bu da ya şiire ayırdığı zamanının arttığını ya da görücüye çıkardığı şiirlere daha çok dikkat ettiğini gösteriyor.
Türk Şiiri, mâziden gelen köklü mirasına sâhip çıkarak ama yüzünü ileriye doğru çeviren şairlerin gayretleri ile mesafe alacak, en azından geri düşmeyecek diye düşünürüm hep. Erol Konur bu misyona sâhip çıkacağına inandığım bir kalem ve yetenekte bir arkadaşımız / kardeşimizdir. Diliyor ve umut ediyorum ki hayatın önümüze serdiği ve zorlanmamıza, tercihlerimizi zarûri olarak değiştirmemize neden olan engeller onun karşısına en az çıkanlardan olsun.
Hiç mi çıkmasın?
Bu dünya için pek mümkün değil ki!
Yolun hep açık ve aydınlık olsun Erol Konur !
http://www.mehmeteminturkyilmaz.com/i/3586/dikkat-ceken-bir-sair.html
|